MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

İSLAM ÖNCESİ

<< 3356 >>

8- Mağaraya Sığınan üç Kişinin Kıssası

9- KİFL Kıssası

 

8- Mağaraya Sığınan üç Kişinin Kıssası

 

1. İbn Ömer

 

- - (-)

24781 (1)- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sizden bir kimsenin gücü, bir ölçek pirinç sahibinin dostu gibi olmaya yetiyorsa olsun'' buyurdu. Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Bir ölçek pirinç sahibinin dostu da nedir?" diye sorunca, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı: "üç kişi (çalışıp ailelerinin rızk ın ı kazanmak için) yola çıkmıştı. Hava bulutlanıp (yağmur yağınca) bir mağaraya girdiler. Ancak mağaranın kapısına dağın yüksek yerinden bir kaya parçası düştü ve kapıyı kapattı. Ne kadar uğraştılarsa da onu yerinden oynatamadılar. Biri diğerlerine: ''Çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Her kişi işlediği güzel amel adına dua etsin. Umulur ki, Allah bu durumdan bizi kurtarır'' dedi.

Bunun üzerine biri: ''Allahım! Biliyorsun ki benim yaşlı olan annem ve babam vardı. Ben onlar için kaplarına süt sağıyor ve yanlarına gidiyordum. Onları uyuyor bulduğum zaman uyandırmak istemediğim için uyanıncaya kadar sütleri elimde başlarında bekliyordum. Onlardan önce de kimseye içirmek istemiyordum. Oysa çocuklarım süt için etrafımda bağrışmaktadır. Uyandıkları zaman da onlara sütlerini içiriyordum. Biliyorsun ki bunu, senin gazabından korkarak yaptım. Bizi bu sıkıntıdan kurtar'' dedi ve kaya, mağaranın kapısından biraz yana çekildi.

İkinci kişi: ''Allahım! Biliyorsun ki yarattığın her şeyden daha çok sevdiğim bir amcam kızı vardı. Onunla birlikte olmak istedim. O: ''Hayır, vallahi, ancak yüz dinar vermen halinde bunu kabul ederim'' dedi. Ben de bu parayı biriktirip kendisine verdim. Ancak bacakları arasında oturduğumda: ''Allah'tan kork ve mührü ancak hakkıyla kır" dedi. Ben de ilişkiden kaçındım. Biliyorsun ki bunu senin gazabından korkarak yaptım. Bizi bu sıkıntıdan kurtar'' dedi Kaya mağaranın kapısından biraz daha yana çekildi ve gökyüzü göründü.

 

Üçüncü kişi: ''Allahım! Biliyorsun ki ben bir ölçek pirinç karşılığında çalışan bir işçi tutmuştum. Akşam olduğu zaman ücretini kendisine teklif etmeme rağmen kabul etmedi ve beni terk ederek çekip gitti. Ben de bu pirinci sıkıntı çekerek kendisi için ektim. Onun mahsülü ile sığırlar ve o sığırlara bir çoban aldım. Bu kişi bir zaman sonra gelip: ''AlIahltan kork ve bana zulmetmeden ücretimi ver'' dedi. Ona: ''Şu sığırların yanına git ve onları çobanıyla birlikte ar dedim. O:

''AlIah'tan kork ve benimle alay etme'' dedi. Ona: ''Ben seninle alay etmiyorum'' deyince onları sürüp götürdü. Biliyorsun ki bunu, senin rızanı umarak ve gazabından korkarak yaptım. Bizi bu sıkıntıdan kurtar'' dedi. Bunun üzerine mağaranın kapısı açıldı ve oradan çıkıp gittiler.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (4/340, 369, 5/12, 6/367, 10/338) ve Müslim (2/321, 322) rivayet ettiler.

 

 

 

24782 (2)- Abdullah b. Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Üç kişi yürürken yağmura tutuldular ve dağda bir mağaraya girdiler. Ancak kendileri mağarada iken dağdan bir kaya parçası düşerek mağaranın kapısını kapattı. '' Daha sonra Abdullah b. Ömer mana olarak bir önceki hadisin aynısını aktardı.

 

[Sahih]

 

 

 

24783 (1)- Vehb der ki: Nu'man b. Beşir, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, Ashabu'r-Rakim'i anlatıp şöyle buyurduğunu işitmiştir: '' üç kişi bir mağaraya girmişti. Dağdan bir kaya parçası düşerek mağaranın kapısını kapattı ve onları içeride mahsur bıraktı. İçlerinden bir kişi: ''Her kişi işlediği güzel amel adına dua etsin. Umulur ki, Allah o amelinizden dolayı bize rahmetiyle merhamet eder'' dedi.

Bunun üzerine biri: ''Evet, ben bir defa güzel bir amel işlemiştim. Benim yanımda işlerimi görmeleri için ücretle tuttuğum işçilerim vardı. Her kişinin günlüğü belli idi. Bir gün bana gün ortasında biri gelip iş istedi. O günden kalan zamanı diğer işçilerin günlüğünün yarısı kadar bir ücretle çalışması üzere anlaştık ve işe başladı. Ancak çok çalışkan olduğundan dolayı kendisine diğer arkadaşlarından daha az vermek istemedim ve diğerleri gibi ücretini tam gün olarak verdim. Diğer işçilerden biri: ''Bu kişi sadece günün yarısını çalıştığı halde ona bana verdiğin gibi bir ücret mi veriyorsun?'' dedi. Ona: ''Ey Allah'ın kulu. Ben seninle anlaştığım günlüğünden bir şey kesmiyarum. Ben malımı dilediğim gibi harcarım'' dedim. Bunun üzerine bu kişi hiddetlenerek ücretini almadan gitti. Durum böyle olunca onun ücretini bir müddet evde bir kenara ayırdım. Sonra yanımızdan bir sığır sürüsü geçti ve onun adına parasıyla sütten kesilmiş bir yavru aldım. Bu yavru büyümüş ve sayıları çoğalmıştı. Bir zaman sonra yanıma tanımadığım yaşlı ve zayıf bir adam geldi. O: ''Benim sende hakkım var'' dedi. Bana meseleyi anlatınca onu tanıdım ve sığırları göstererek: ''Bunlar senin hakkındır onları al götür'' dedim: ''Ey Allah'ın kulu! Benimle alay etme, senden sadaka istemiyorum. Bana hakkımı ver'' dedi. Ona: ''Vallahi, seninle alay etmiyorum. Bunlar senindir. Bunlarda benim bir şeyim yoktur'' dedim ve o sığırları kendisine verdim. Allahım! Biliyorsun ki bunu senin rızan için yaptım. Bizi bu sıkıntıdan kurtar'' dedi. Bunun üzerine kaya, ışığı görecekleri kadar kıpırdadı ve etrafı görmeye başladılar.

 

Diğer bir kişi: ''Ben de bir defa iyilik etmiştim. Benim yanımda çok mal vardı ve insanlar yokluk çekmeye başlamıştı. Bir kadın yanıma gelip benim ona bir iyilikte bulunmamı istedi. Ben ona: ''Hayır Vallahi, ancak benimle birlikte olursan olur'' karşılığını verdim. Kadın kabul etmeyip gitti. Sonra bir daha gelerek bana Allah'ı hatırlattı. Ben yine kabul etmeyip: ''Hayır vallahi, ancak benimle olursan olur'' dedim. Kadın yine kabul etmeyip durumu kocasına anlattı. Kocası: ''Kendini ona teslim et ve çocuklarını doyur'' dedi. Kadın benden Allah için istedi, ben yine kabul etmeyip: ''Hayır vallahi, ancak benimle olursan olur'' dedim. Kadın durumun öyle olduğunu görünce benimle olmayı kabul etti. Ancak onun üzerini çıkardığımda ve onunla olacağım sırada korkarak altımdan çekildi. Kendisine: ''Sana ne oluyor?'' dediğimde: ''Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkuyorum'' dedi. Ben de: ''Sen bu zorluk içindeyken Alahltan korkuyorken ben böylesine bolluk içindeyken korkmuyorum har diyerek onu bıraktım. üzerini açmış olmamdan dolayı da ne vermem gerekiyorsa verdim. Allahım! Biliyorsun ki bunu senin rızan için yaptım. Bu sıkıntıdan bizi kurtar'' dedi. Bunun üzerine kaya, biraz daha yerinden oynadı. ışığı iyice gördüler ve kurtulacaklarına inandılar.

üçüncü kişi: ''Bende güzel bir şey yapmıştım. Benim yaşlanmış annem ve babam vardı. Aynı zamanda yanımda otlattığım bir koyun sürüsü de vardı. Hem anne babama bakarı hem de sürüyü otlatırdım. Anne babama yemek yedirip içirdikten sonra koyunlarımı otlatırdım. Günün birinde şiddetli yağmur yağmış ve beni anne babama gitmekten alıkoymuştu. Bu sebeple geç vakitte geri dönmüştüm. Ancak anne babamın yanına girmemiş ve önce koyunları sağmıştım. Sonra onlara sütlerini içirmek için yanlarına girdiğimde uyuduklarını gördüm. Onları uyandırmak bana ağır gelmişti. Koyunları bırakmak ta ağırıma gelmişti. Süt kabı elimde olmak üzere ikisi de uyanıncaya kadar yanlarında oturup bekledim. Uyandıkları zaman da onlara sütlerini içirdim. Allahım! Biliyorsun ki bunu senin rızan için yaptım. Bu sıkıntıdan bizi kurtar'' dedi. '' -Sanki şimdi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kaya (mağaranın kapısında) yarıldı '' dediğini işitir gibiyim.- Bunun üzerine Allah onları bu sıkıntıdan kurtardı ve çıkıp gittiler.''

 

[Hasen]

 

Heysemi (8/140)'da hadisi Ahmed, Taberani ve Bezzar'a dayandırdı ve: "Ahmed'in ravileri güvenilir kişilerdir" dedi.

 

 

9- KİFL Kıssası

 

1. İbn Ömer

 

- - (-)

24784 (1)- İbn Ömer der ki: Ben,  Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hadis işittim. Eğer bu hadisi bir iki -ravi: "İbn Ömer bu şekilde yedi defaya kadar saydı" dedi- defadan daha çok işitmeseydim onu size aktaramazdım. ''İsrail oğullarından Kifl adında biri vardı. Bu kimse günah işlemekten çekinmezdi. Bir kadın ona geldi ve onunla beraber olmak için kadına altmış dinar verdi. Kifl kadının bacakları arasında oturunca, kadın titremeye ve ağlamaya başladı. Kifl: ''Neden ağlıyorsun? Ben seni bu işe zorladım mı?'' dedi. Kadın: ''Hayır, ben bu işi daha önce asla yapmadım. Şimdi de bunu ancak ihtiyaçtan dolayı yapıyorum'' dedi. Bunun üzerine Kifl: ''Sen daha önce asla yapmamış olduğun halde mi yapacaksın?'' diyerek geri çekildi ve: ''Haydi git, dinarlar da senin olsun'' dedi. Kifl: ''Vallahi bundan sonra Kifl, asla Allah'a asi olmayacaktır'' dedi. Kifl, o gece öldü. Sabahladıklarında Kifl'in kapısı üzerinde ''Allah, Kifl'i bağışladı!'' yazısı yazılıydı.''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Tirmizi (2496) ve Hakim (4/254, 255) rivayet ettiler.